10 Nisan 2010 Cumartesi

Montessorı Seminer Notlarım

Anne ve baba olarak 28 Mart pazar günü çok faydalı bir seminere katıldık. Seminere başlarken herkes minik bir şarkıyla kendini tanıttı. Binbirçiçek Çocuk evi kurucusu Hilal Hanım bıkmadan usanmadan hep konuştu anlattı. Herkesin sorularına ayrı ayrı güler yüzüyle cevap verdi. Dedi ki bu anlattıklarım okyanusta bir damla. Umarım bu toplantıların devamı da gelir ve biz açık denizlere ulaşabiliriz.

Seminerden kısa kısa…
Çocuk kendi kendine öğrenir. Hamilelikte gelişmeye başlayan organ ve duyulara dayanan potansiyelle dünyaya gelir. Kendisine engel olmayacak bir çevre sunulursa kendini geliştirmeye devam eder. Sürekli yapamazsın, düşersin, kırarsın, yanarsın demektense yetişkinin uygun çevre ve ortamı hazırlayıp, gözlemleyerek ihtiyaç duyduğunda kendi başına yapabilmesi için çocuğa yardım etmesi gerekir.


Bu sayede Montessorı ye göre normalleşen çocukta, düzenlilik, dikkat, neşe, çalışma konsantrasyonu, bağımsızlık, girişimcilik, sosyalleşme, yardımlaşma, sessiz ve yalnız çalışabilme olur. Eğer çocuğa pasif ve yetişkin yönlendirmeli bir yaşam sunulursa cesaretsiz, güvensiz, tembel , ödül ve ceza bekleyen, saldırgan davranışlar sergiler.
Çocuk özgür ve hareketli olmalı. Yapacağı aktivitelerde seçim hakkı tanınmalı. Herhangi bir çalışmayı istediği kadar tekrarlayabilir yada çalışmak istemezse zorlanmaz. Her materyalden sınıfta sadece bir tane vardır. Başka bir çocuk o materyalle çalışmak için sırasını beklemek zorundadır. Böylece sabretmeyi ve paylaşmayı öğrenir.
Çalışmaları mümkün olduğu kadar sessizce göstermeli. Mesela şu çok yalnış bir davranışmış. Kaptan kapa su aktarırken süngerle , bak tatlım şimdi süngeri batıyorum, suyu emiyor, şimdi bekliyoruz suyu akıyor, ve diğer kaba sıkıyoruz. Asla bu şekilde anlatmamamız gerekiyormuş. Doğrusu konuşmadan sadece göstermek. Soldan sağa doğru yol izlenmeli. Çoğu pratik hayat çalışması yazmaya hazırlıktır. Yazıda soldan sağa yazılır.

İki elimizide kullanmak ve parmakları çalıştırmak duyuların uyarılmasında önemli. Her iki elimizin işaret ve orta parmağında beyne direk giden sinirler mevcut. Mesela zımpara rakamların yada harflerin bu iki parmakla dokunularak şekillerinin hissedilmesi ve öğrenilmesi. Yada minik parmakların makarnaları ipe dizmesi ile parmaklar mümkün olduğunca çalıştırılabilir.

Montessorı sınıflarında nasıl sandalye taşıyorlarmış. Eğitimci yetiştirirken 20 dakika sadece bunu yazıyorlarmış. İlk önce sandalyeyi masanın kenarından yeterince arada boşluk kalacak kadar çek . Sandalyenin sırt yerinden başparmak dışarda 4 parmak içerde kalacak şekilde kavra. Diğer elle oturak yerinden yine başparmak dışarda 4 parmak içerde tut. Kaç derecelik açıydı unuttum. Arka ayakların üstüne sandalyeyi o kadar açıyla yatır ve iki elini sandalyeden çekmeden taşı. Bu özet anlatım. Netice, iki elimi kullanmayı bırak , ben evde çocukların sandalyelerini 2 parmağımın arasına alıp taşırdım şimdiye kadar. Gerçi annelikle öğretmenliği karıştırmayalım dedi Hilal Hanım.
Materyaller sınıfta kaza riskini azaltmak , duyarlılığı geliştirmek için törensel bir havada ve iki elle taşınır. Materyalleri amacı dışında kullanmak isteyen çocuk olursa kırmadan başka bir alternatif sunulur.
Çocuk tüm günlük işlere ve yaşamsal faaliyetlere dahil edilmeli. Birlikte yapılan ev işleri, sofra kurmak, bozulan bir makineyi tamir etmek, alışverişe gitmek, tiyatroya gitmek, çeşitli iş kollarını ziyarete götürmek. Mesela bir itfaiye istasyonu, fırın, matbaa, fabrika, rüzgar gülleri. Bunlar çocuğun sosyalleşmesini ve hayatını zenginleştirmesini sağlar.

Çocuğun tüm yaptığı çalışmalarda konsantrasyonu artırmak, bir duyuyu geliştirmek amacı ve dışardan müdahaleyi azaltmak için her materyalin hata kontrolü vardır. Kırmızı mercimekle yapılan kaptan kapa aktarma çalışmasında tek ve koyu renkli tepsi  ile dökülen mercimekleri çocuk rahatlıkla görebilir. Çubuk mıknatısla makarna dolu bir kabın içine konulan metal parçaların bulunarak, metallerin resimlerinin olduğu kartın üzerine çıkarmak hata kontrolüdür. Su ile yapılan aktarmalarda ise tepsiye dökülen su sünger ile silinerek hata kontrolü sağlanır.

Sınıflarda yere serilmiş bir kilim, halı yada masa üzerinde çalışılır. Masada tepsilerle yada saman kağıdı üzerinde iş yapılır. Böylelikle çocuklar bu sınırlar içinde çalışır ve başkalarının özgürlüklerini engellemezler. Çalıştıkları halı ve tepsiler dikkat çekici renk ve desenlerde olmamalı. Materyallerle karışıp dikkat dağıtabilir. Sadelik motivasyon arttırır. Küçüklerin sınıflarındaki doldur boşalt kapları kazalara neden olmamak için cam yerine mikadan olabilirmiş.
Montessori sınıflarına yılın her döneminde kayıt yapılabilir. Yaş, dil, hazır olma problem değil. Her çocuğun gelişimi farklı olduğu için bireysel eğitim vardır. Materyaller kolaydan zora doğru sıralama gösterir. Yaşça büyük çocuklar küçük çocuklara model olurlar. Hazır olan öğrenci bir üst sınıfa geçebilir.
Başarılı ve başarısız çocuklar arasında yarış, kıskançlık olmaması için ödül ve ceza yoktur. Çocuk övülmek için başarmamalı, başarısından kendi zevk almalı.
Çocuğa öğretme telaşıyla yaklaşmamalıyız. Çocuk için sonuç değil süreç önemlidir. Makarnaların hepsini ipe dizmek yada hiçbirini geçirememiş olmak önemli değil, önemli olan uğraşırken zevk alması. Bu süreç herhangi bir nedenle ortasında kesilmemeli. Mesela suyla yapılan bir çalışmada çocuk önlük takmayı unuttuysa, çalışması bozulup önlük takması istenmez.
Her çalışma çocuğun bitirebileceği ölçüde ayarlanmalı. Küçük çocukların dikkat süreleri kısa olduğundan, örneğin bakliyat aktarmada kabı az doldurursak çocuk sıkılmadan bitirecek ve başarı duygusunu tadacaktır.

Montessorı de masallar 6-7 yaşına kadar önerilmez. Gerçek dışı ögeleri çocuğun gerçekmiş gibi algılamasını engellemek için küçük yaş grubunda anlatılmaz. 3-4 yaşlarında bir çocuk gerçek ve hayali birbirinden ayıramaz. Dolayısıyla Montessori çocukların hayal gücünü bastırmaz aksine belli bir yaşa kadar çocuğun gerçek nesnelerle ve hayatla zihninin zenginleştirilmesini  ve doğru zamanda masalla tanışmalarını ister.
Gelişim Evreleri:
(tırtıl hikayesi alıntı - Emel Çakıroğlu/MM Yöntemiyle Çocuk Eğitim Sanatı)
Botonikçi De Vris 1900 lü yıllarda çocuğun gelişmesi ile bitkilerin gelişmesi arasındaki benzerliği fark ederek Maria Montessorı'ye kendisinin ortaya attığı duyarlı dönemleri kullanmasını önerir. De Vris duyarlılık dönemlerine böceklerde rastlar ve sıradan kelebeğin tırtılını örnek verir. Tırtıllar yumurtadan çıktıklarında bitkileri mahvedecek kadar oburdurlar. Dişi kelebek içgüdüsel olarak yumurtalarını ağacın korunaklı dallarından birinin gövdeyle birleştiği yere bırakır. Oysa yumurtadan çıkan tırtılın beslenebilmesi için yiyebileceği tomurcuklar dalın uç kısımlarındadır. Tırtılın hayatta kalabilmesi için ona bunu bildirecek birşeye ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı ışık karşılar. Tırtıl yumurtadan ışığa aşırı duyarlı olarak çıkar ve taze yaprakların bulunduğu dalın uç kısmına doğru hareket eder. Burada başlangıçta aşırı bir oburlukla beslenir. Belirli bir büyümeye ulaştığında artık ışığa karşı eski duyarlılığı kalmaz. Kör olmamıştır ama ışığa olan ihtiyacı azalmıştır. Yani bu duyarlılık döneminin yararlılığı bitmiştir.
Çocuklarda doğumdan sonra gelişimi boyunca duyarlılıklar gösterir.  Konuşma,hareket,düzen ,sosyalleşme için.
0-3 yaşta Dil gelişimi tamamlanır. Doğru kelimeler kullanarak örnek olmak gerekir.
0-6 yaşta Duyu gelişimi önemlidir. İleriki dönemlerde dünya ile farkındalıkları gelişir. Birey olma ve saygı duymayı öğrenirler.
1-3 yaş arası kendi düzen hassasiyetleri vardır. İnatlaşmamak gerekir.
0-4 yaş kaba motor gelişimi dönemidir. Sürekli puset kullanmak yerine çocukları yürütelim. Her çocuk yaşı kadar km. yürüyebilir. Ayrıca pürüzsüz bir dünya sunmadan hayatı deneyimlemelerine müsade etmek gerekir.
2,5 - 5 yaş: Sosyal duyarlılık rollerini öğreniyorlar. 48-60 ay arası bir çocuk kendi kendine gidip bakkaldan ekmek alabilir. Sorun çözme becerisi gelişiyor.

Evde Montessorı:
Yatağı yerde olacak, istediği zaman yatacak istediği zaman kalkacak Ayrıca düşme ve yuvarlanmalara karşı güvenli.

Kendini keşfedebilmesi için odasında ayna olmalı. Kırılma tehlikesine karşı slikonla yapıştırılabilir. Kırılsa bile etrafa dağılmasını engeller.


Boyuna göre, köşeleri yuvarlatılmış, açık raflar olmalı. Oyuncaklarını özgürce bu raflardan seçebilir ve tekrar yerine koyabilir.

Kendine ait bir masası olmalı, yine boyuna göre. Burada yeri geldiğinde yemeğini yiyecek, çalışmalarını yapacak, bazen çay partisi verecek bazen resim yapacak.

Evin içinde kendine ait özel köşeleri olabilir. Bir duvara kaplanmış kağıda resim yapabilir yada mutfakta kendine ait bir dolap olabilir. Tabi minik eşyalarla. Resim yapmaya yani boyayla çalışmaya başladığımızda tek renkten başlamalıymışız. Zamanla çoğalacak.

Çocuklar oyuncakla oynamaktansa gerçek nesnelerle çalışmayı severler. Günlük yaşantıya dahil olup rol model olmak , doğayla iç içe olmak, su ile oynamak, bitki yetiştirmek, çimlerde çıplak ayak dolaşmak, oyuncak bebeğini yıkamak, pipeti kesip ayakkabı bağcığına geçirip kolye yapmak çocukların gözünde çok eğlenceli ve önemli işler.

Sınıfta ve evde Montessorı birbirinden farklı. Hatta materyal diye tutuştuğumuz son zamanlarda ev için lüx olduğunu , çok pahalı olduklarını, evde sadece bir çocuğun faydalandığını okulda ise 15 çocuğun faydalandığından bahsetti.
Duyu Materyalleri Köşesi: Koklama- dokunma- işitme -tat alma- görme

Kulplu silindirler, pembe kule, kahverengi basamaklar, kırmızı çubuklar, geometrik çekmeceler, çanlar (zil), tat şişeleri, yaratıcı üçgenler, binomik ve trinomik küpler. (trinomik küple ilgili 3 kralın masalı var.)
Günlük yaşam materyalleri: transfer, paylaştırma, evdeki günlük işler ( çamaşır asmak, katlamak, toz almak gibi.) Ellerimizle kavrıyoruz, çalşıyoruz. Bu nedenle eller çok önemli.
Su ile aktarma çalışmaları, çocuklara hem terapi oluyor hemde keyif veriyor.
Renk karışımları, ana renkler ve ara renkleri oluşturma.
Yiyecek hazırlama ve servis yapmak sosyalleşmeyi destekliyor.

Matematik Materyalleri:
En temel özellikleri soyut kavramları somutlaştırmak. Kırmızı mavi sayı çubukları, sayı kartları, boncuk dizileri, zımpara rakamlar. Bu rakamların yazılışı iki parmakla (işaret ve orta parmak)  dokunularak kavranacak.

Sınıfta el yıkamaya ilk önce leğende başlıyorlar. Sonra lavobada yıkıyorlar. Leğende elleri kirli olduğunda sabunun kesildiğini görüp, olayı somut olarak algılıyorlar.

Dil Materyalleri: Yazılı ve sesli çalışmalar olmak üzere ikiye ayrılır. El çalışmaları, ses ve harf oyunları.

Ben ellerimle calısır, uygulayarak öğrenirim.
Duyduğumu unutur, yaptığımı hatırlarım.
 Maria Montessori

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder