29 Ağustos 2010 Pazar

Mini tarım

Minik bahçivan takımını ilkbaharda aldık. Dayının bahçesine ekmek için, yediğimiz meyvelerin çekirdeklerini biriktirdik. Birde domates tohumu aldık. Bunları hep beraber ektik. Birkaç ay boyunca haftasonları sulamaya gittik. Birgün domatesin üzerinde dolaşan bir tırtıl gördük. Onu gözlemledik. Tohumlar önce fide oldu, sonra çiçek açtılar, yeşil domatesler oluşmaya başladı ve daha sonra bir kısmı kızardı. Kışlık domatesimizi yapmak için bunları topladık. Birazda satın aldık.Çocukken annemle domates salçası yapardık. Şimdi sıra bende.Hem yavrular sağlıklı beslenmiş olur. Mis gibi kokuyorlar. İçleri gerçek kırmızı. Kışın domates yemeyenlerdeniz. Her yıl yazdan alıp konserve yapıyoruz. Makarnaya,yemeğe,menemene, sabah kahvaltıya birebir. Domates yetiştiriciliği projesinin girişimcisi. Antalya'ya tatile gidipte sera gezen babamız. Rekabet planlarını dikkatli yap, iki rakip daha yetişiyor.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

İpek, Sencer, Ayıcık ve Deniz Kızı (Tuvalet Eğitimi -1-)

Herkes grip, belkide başlamak için kötü bir zaman ama yıllık izne ayrıldığım tek vakit bu . 29 aylıklar. 2 yaşından önce bezi bırakmayı hiç düşünmedim . Tuvalet eğitimine son 6 aydır kısmen hazırlanıyoruz. Günde birkaç saat bezsiz dolaşıp lazımlığa oturma çalışmaları yapmıştık. Hatta tuvalet adaptörünede. Bebeğe yada tavşancığa falan çiş yaptırıyorduk. Lazımlık evin çeşitli yerlerinde bazende odalarında oyuncak gibiydi.. Onlarda artık altlarını bağlatmak istemiyorlardı. Ancak benim bu iş için izne çıkmam Ağustosa kalınca başlama süreci uzadı. Ön hazırlık yaptım kendimce. Bir hafta önceden çocuklara bay bay bezim kitabını okudum. Psikologların makalelerini, başka annelerin tecrübelerini anlatan yazılarını, netten araştırmalarımdan oluşan bir dosya hazırlayıp okudum. Kimi zaman kafam karıştı. Birbirlerinden ne kadar farklı yollar var . Geceyi ve gündüzü aynı anda keseyim diye düşündüm. Lazımlığımız ve adaptörümüz vardı. Gece yataklarına yaymak için hasta bezi ve nazımızın geçmeyeceği bir yere gidersek diye alıştırma kilotları aldım. Sonra başkalarının sözlerinede kulaklarımı tıkadım. AAA sen çok geç kalmışsın, ben 10 aylıkken bezden kesmiştim diyenlere. 2 çocukla gece gündüz bu iş çokmu kolay sanıyorlar. Gündüzde işyerinde zombi gibi dolaş. İlk sabah çişlerini lazımlığa yaptılar ve öncesinde onlarla ciddi bir konuşma yaptım. Artık bez bağlamayacağız, siz büyük çocuk oldunuz. Anne baba gibi tuvalete yapacaksınız. Kakalara çişlere hoşçakal diyeceğiz dedim sifonu çekip. Eğer hep tuvalete yaparlarsa çarpışan otolara ve atlı karıncaya gideceğiz dedim. Diğer bir motivasyon ise el yıkama. Tuvalete yaptıkları zaman hem hijyen hem alışkanlık için lavobada oyun oynamalarına göz yumdum. İkinci sefer İpek lazımlığa değil tuvalete gitmek istedi. Tam oturacakken Sencer hayır ben yapıcam dedi. Önce onu oturttum sonra İpek oturdu. Akşamda tuvalete oturmak istemedi Sencer yere yaptı. Sonrada arkasını dönüp bak yılan oldu dedi. Gayet sabırlı bir şekilde evet oğlum yılana benziyor ama kaka dışarı yapılmaz tuvalete yapmalısın gibi açıklamalarda bulundum. İpek gün içinde koltuğun üstüne , yere yaptı. Çişide kakayıda bazen tuvalete gidene kadar külotlarına kaçırdılar, bazen yaptıktan sonra söylediler. Başka bir zaman biri diğerinden gördüğünü yapmak istedi. İpeği tam klozete oturtmuşken Sencer de çişim var dedi. Onuda hemen lazımlığa oturttum. Her çiş kaka yaptıklarında artık büyük çocuk oldunuz dedim ve şampiyon şampiyon diye tezahüratlarda bulunarak kolları havaya kaldırıp sevindik. Lazımlık ve adaptöre isimler taktık. Lazımlığın üzerinde ayıcık resimleri, adaptörün üzerinde ise deniz kızı resimleri vardı. Bundan sonra tuvaletleri geldiğinde , anne ayıcığa yapıcam yada denizkızına yapicam ben dediler. Sencer daha çok ayıcığı kullanmayı tercih etti. İpek ise her ikisinide rahatlıkla kullandı. Sencer ayrıca kaka yaparken tuvalete oturmak istemedi. Bir defasında kakasının bir bölümünü küvete bir bölümünü yere bir bölümünü külotuna yaptı. Sonra küvetin içindekiler için sifonu çekeyim gitsin dedi. Orası tuvalet değil çekemeyiz, ayrıca temizleyeceğiz dedim. Yerleride onun önünde temizledim. Böylece tuvalete yapması gerektiğini anlattım. Sencer başka bir zamanda yine tuvalete yapmak istemediğinde yere gazete serdim. Onun üstüne yaptırmıştım. Gazeteyi toplayıp attık. İlgi çekmek içinde benimle oyun oynadılar. Biriyle meşgulken diğeri çişim geldi diyerek beni yanına çekmek istedi. El yıkamak tuvalet kağıdı rulosuyla oynamak için çişim var dediler yada uykuya yattığımızda kalkmak içinde çişim var dedikleri oldu. Bu taktikleri daha çok İpek uyguluyordu. İlk gece uyurken İpeğin altını bağladım. Onun gribi daha şiddetliydi ve gece kaldırmak istemedim. İyileştikten sonra bezlemem dedim. Sencerin altını bağlamadım. Yatağına çarşafının altına hasta bezlerinden serdim. Sadece penye külot giydirdim. Bir ara uyanıp onu kontrol ettiğimde baştan aşağı ıslak olduğunu gördüm. Yavaşça uyandırıp üstünü ve yatağını değiştirmem gerekiyordu. Hem tuvaletede götürecektim. Uyandığında feryat figan ağlamaya başladı. Üstünü ve yatağını değiştirdikten sonra altınada bezi bağlayıp uyuttum. Yalnız uyutmak gerçekten uzun sürdü. Geceyide aynı zamanda bırakıcam demek bana uymadı. Kemdimde gripten halsizdim. Kayınvalidem hem kendini hem çocukları hırpalama bende 3 tane büyüttüm ilk başta geceleri bezleyerek dedi. O zaman uyuduktan sonra bağlarım bezi, sabah uyanırkende çaktırmadan alırım altlarından dedim. Ve ilk zamanlar geceleri altlarını bağlamaya karar verdim. Diğer bir gün şöyle yapmam gerektiğini anladım. Ben sanıyordum ki sürekli çiş varmı diye soracağım. Onlarda var derse tuvalete götüreceğim. Meğerse var desede yok desede tuvalete götürmem gerekiyormuş. İlk başlarda bu kadar kaza olmasının nedeni insiyatifi onlara bırakmış olmammış. Bazen altlarını tamamen açtım bazende sadece külotla dolaştırdım. Alıştırma külotlarını daha hiç giydirmedim. Bazen işe dalıp sormayı unuttum, onlarda altlarına kaçırdılar. Normal beslenmemizde ve sıvı alımında hiçbir değişiklik yapmadım. Gece kalkıp sütlerinide içiyorlar . Veya uyumadan evvel. Sadece kabız olma tehlikesi olursa diye extra olarak kavun ve mısır yedirdim. Düşümdümde bu süreçten keyifle çıkmak ve zamana yaymak daha mantıklı geldi. Hiç umutsuzluğa kapılmıyorum. Nasılsa öğrenecekler, bir adım attık. Kendimizi eve de kapatmadık. Yanımıza ıslak mendil, bir pet şişe su ve yeterince kıyafet alarak heryere gittik. Mahallemizdeki parka gittiğimizde hiç altlarına yapmadılar. Haber verdiler bende müsait bir köşeye tutup çişlerini yaptırdım. Biraz kilota kaçsada önemsemedim. Şu kadar günde öğrensin bu kadar günde öğrensin diye bir sıkıntm yok. Zamanımız var. Birinci haftanın sonucu gece bez bağladığımda sabah kalkar kalkmaz bezler çıkıyor ve tuvalete çiş yapılıyor. Oyuncaklarımıza İpek ve Sencer artık tuvalete yapıyorlar diye onların duyabileceği şekilde konuşuyoruz. Dedikodu metodu yani. Yaz olduğu için halılarda yok. Her günün başında açıklamada bulunuyorum. Genel olarak haber verir oldular. Sencer kakasını yapmaya alıştı. Ayıcığa yapıyor. İpek te sorun olmadı, ilk günden beri haber verdikçe , tuvaletede lazımlığada yaptı. Banyodaki kapışmalar hala devam ediyor. İkisi aynı anda girdiyse önce ben ellerimi yıkıcam kavgası, hayır sifonu ben çekicem kavgası . Lazımlıktakini ben tuvalete dökücem kavgası. Herkes kendi yaptığını dökücek deyip diğerini safdışı bırakıyorum. Onları banyodan çıkartana kadar, beniiim ben ben ben sesleri kulağımda çınlıyor. İkinci haftanın başında gece altlarında bez olduğu halde birkaç kere, kalkıp çişlerini tuvalete yaptılar . Bak ben büyüdüm diyorlar yüksek bir yere çıkıp. İpek beni oynatmaya devam ediyor. Anne kakam geliyor diyor. Hemen koşalım kızım. Tabi ilk günden beri salondan tuvalete giden koridorda İpek kucağımda koştuğumuz için , küçük hanım bunu oyuna çevirmiş. Bu durumu sonlandırmak için onu kucağıma almadan beraber koşalım diyorum. Hayır beni kucağına al ve kooooş diyor. Şimdilik gündüz sorun görünmüyor. Gece ise bezi çıkardığımızda neler yaşayacağımızı bilahare yazarız. 2 ıslak çocuk ve tek anne. Belkide zamanla kuru kalkmaya başlarlar. Hayalperestmiyim . Kaç ay sürer bilmem. Dur bakalım bişey hatırladım. Keyif alacaktık değilmi?

9 Ağustos 2010 Pazartesi

biz çocuksuz olmayı biliyoruzda onlar çocuklu olmayı bilmiyorlar

Yakın bir zamanda bir arkadaşımızın doğumgününü kutlayacaktık. Akşam yemeğine bir restaurantta buluşulacak. Planımız işten eve gelip, üst baş değiştirip, çocuklarla vedalaşarak, babanneye teslim edip birkaç saatliğine dışarı çıkmak. Bu her zaman yaptığımız bişey değil. Uzun zamandır görmediğimiz üniversiteden arkadaşlarımız. 2 çift evli ama çocuksuz, biri kız arkadaşıyla ve ikiz çocuk sahibi biz. İşten eve geldikten sonra hazırlanmamız ve çocukları vedaya ve uykuya hazırlamamız oldukça uzun sürdü. Şimdiye kadar dışarı çıkarken onlardan hiç kaçmadık. Hep vedalaştık. o günde vedalaştık ama bunu kabul etmediler. Bizde gelicez deyip, ayakkabısını kapan sokak kapısının önünde beklemeye başladı. Ne babanne ne biz ikna edemedik. Öylece bırakıp çıkamazdık. Ağlaya ağlaya uyumalarına gönlüm razı olmaz. Biz uyutup öyle çıkalım dedik. Saat ilerliyordu. Buluşma saatini çoktan geçirmiştik. Pekala çocuklar şimdi gitmeyeceğiz hadi uykuya deyip, alıp koynumuza uyutmaya çalıştık. Saat 23:50 olmuştu. Genede azmedip çıktık dışarıya. Arkadaşlarla evlerinde buluştuk ve pastamızı kestik. Halimize gülüp durdular. Ancak yavrular uyuduktan sonra kendimize vakit ayırabiliyoruz. Nasılda herşey onlara göre ayarlanıyor. Bizim bir bakıcımız yok. İşteyken babanne bakıyor. Dolayısıyla mesai saatleri dışında yada tatil günlerinde dinlenmesi için yavruları ona baktırmamaya çalışıyoruz. Planları onlarla beraber gidilebilecek yerlere yapıyoruz. Ben bundan keyifte alıyorum aslında. Doğuştan anne olanlardanım.Yaşamı onların gözüyle yeniden tanıyorum. Sende abartıyorsun diyenlerde var onlar çocuksuzlar işte. Yavruların kıymetini bilmeyenler.Çok yorulduğum zamanlarda sadece kendime ait bir 24 saatim olsa diyorum. O hengameyi, gürültüyü, birbirleriyle kapışmalarını ararmıyım diyede düşünüyorum bir yandan.Daha çok minikler. Zaman herşeyin ilacı. Bir bakacağım uçup gitmişler yanımdan. Belki uzakta bir okula belkide sevdiceklerinin yanına.O zaman bol bol vaktim olacak. Bende bugünleri tırım tırım arayacağım. Çocukların varsa eğer çocuksuz arkadaşlarınla mesafe girecek arana. Sohbet etmeye kalksan bölünüp durur. Yok acıkır, yok ağlar, yok oyun ister, yok çişi gelir. Çocuklularla sohbet daha derinleşir. Konuşmadan bakışından bile ne dediğini anlarsın. Ben hiç özlemiyorum çocuksuz günlerimi. Onlarla hayat daha anlamlı. Sıfırdan bir insan yetiştirmek. Varmı daha ötesi.