6 Eylül 2012 Perşembe

bizim evden naklen


Öğleye doğru kahvaltı. Sencer soğuk yerler arıyor kendine, yere yatıyor. Sonra banyoda oyun buldu kendine. Hem kendini ıslatıp hem de arabasını lavobada yüzdürdü. Etrafa suları fışkırtmayı ihmal etmedi . Biz de İpekle kırmızı çubuklarla çalıştık. Yaklaşık 5 dakika sonra ağır adımlarla banyoya ilerledim. Umarım her yer göl olmamıştır düşüncesiyle. Fakat olmuştu. Sencere duş aldırdım. Çıktığımızda hadi beni yakala canavar dedi. Çocuklar yatağın üzerinde boğuşmaca ,zıplamaca. Oyuncak penguenler yere düşüyor . Anne dalgalar gelmeden onu kurtarmam gerek. Niye denize mi düştü. Evet anne. Hayallerin ardı arkası yok. Hoppaaa diye bağırıyorlar. Yere düşüren yanıyor. Paytak paytak yürürsün. Sonrada çişşşş. Böyle söyleyip, birbirlerine katıla katıla gülüyorlar. 4 yaş çocuğunun bu muhabbetini yetişkin mantığına dayandıramasamda onlarla beraber gülüyorum. İpek Sencerin ağzına çarptı. Birbirlerine vurmaya kalktılar. İpek gülme özür dile. Sencer, hayır anne yanlışlıkla olmadı. İpek bilerek vurdu. Boğuşmaca oynamayın canınız yanıyorsa diye açıklayana kadar. Baktım birbirlerine sarılmış dönüyorlar. Tuttu fırlattı kalbimiii diye diye. Birdenbire yatağa yatıp ayak ayağa, ayak ayağa oyunu. Anne sende bizimle zıplar mısın. Daha sonra kızım. İki dakika mutfağa gittim. Ağlama sesleri. Ne oldu çocuklar. Biri karnım acıyo öbürü kafam acıyor. Ne olduğunu bile anlayamadan sesler kesildi. Anne doktor çağır bebeğin midesi bulanıyor.. Hemen numaradan telefon ediyorum. Nani nani ambulans geliyor. Sencer doktor olmuş. Bebeğe iğne yapıyor. Acıdı mı. Hayır. Aferin benim bebeğime. Hadi gel yastıkları toplayalım. Dedenin odasında oynayalım. İpek bebeklik küvetinin içine yatıyor. Sencer diyor ki ona. Bebeğim kalk. Niye. Başka bir yere gidiceğiz. O zaman bende kendi yatağımı içeri taşırım. Ama Sencer sen beni uyutmadın. Masal okumadın. Sen bebek olamazsın. Sencer başlar İpeği sallamaya. İpek çıkmayınca da zor kullanmaya. Yaka paça çıkarmaya çalışır. İpek çıkar dışarı konuşmuyorum seninle. Dakika dolmadan geri döner. Sencer bebek olmuş, İpek ona araba getirir. Bebeğim sana araba getirdim ama çok hassas. Kırılırsa bi daha oynayamazsın çöpe gider. Onun için sonra vericem. Vakit öğle yemeği vakti . İkindi desek yalan olmaz. Agopun kazı gibi yediler. Üstüne Sencer irmik helvası İpek erik yedi. Salona koştular. Sencer üzerine resim yapılmış A4 kağıtlarını yere saçtı. Ne yapıyorsun öyle oğlum. Boş kağıt arıyorum anne. Annecim arka taraflarınıda kullanabilirsin. İsraf etme. Kaç ağaç kesiliyor bu kağıtlar için biliyormusun. Hayır kaç tane. Binlerce. O zaman bunlarla uçak yapalım. Arkası boş bi kağıt bulup İpek salyangoz çizmeye başladı. Sencer karalama yapıyor daha çok. Pastel boya ile kudurup birbirlerinin kollarını boyadılar.


Valla İpek yaptı anne. Valla ne demek çocuklar. Cevap yok. Sencer tutturdu kahverengiye koyu kırmızı demeye. Oğlum o kahverengi koyu kımızı değil. Hayır anne. İnatlaşmadım bıraktım. Masanın örtüsünü çekip, ne varsa boyalar kağıtlar kalemler yere döküldü, cinlerim tepeme çıktı. Aldım masa örtüsünü yerine serdim. Tüm boyalar kutularına toplanana kadar sizinle başka çalışma yapmayacağım dedim. Kuzu kuzu oturup topladılar. Sonrada onlarla gurur duyduğumu ve doğru bir davranışta bulunduklarını söyledim. Anne saklambaç oynayalım mı. Tamam. Bir Sencer bir ipek bir ben ebe oldum. Bu arada telefonum çaldı. Teyzeyle konuşmama fırsat vermediler. Çizgi film açtım onlara . konuşmam bittikten sonra meyve servisi yaptım. Afiyetle yedik birlikte.
Çocuklar hadi çiçekleri sulayalım kuru yaprakları temizleyelim sonra parka gidelim, üstümüzü değiştirdik. çunkü saat 5. Esnemeye başladılar. 8’e kadar parkta oynatıp sonra uyutmayı düşünüyorum. Umarım öyle olur. İpek kendi kendine eteğini giydi. Etiketi arkaya gelecek kızım. Senceri ben giydirdim. İpek eteğinin altına topuklu terliklerini giydi. Yanımıza yedek spor ayakkabı aldım. Biliyorum ki hanımefendi yarı yolda onları çıkarıp sporları giyecek. Biraz sporlar, biraz topuklu terlikler değişe değişe yürüdük yolda. Bisikletlerini aldılar. Ben onların peşinde, sırtımda çanta. İçinde cüzdan, yedek kıyafet, yiyecek bişeyler ve foto makinası var. Giderken marketten 2 yarım lt onlara su, 1.5 lt de parkta kuma dökmek için su aldım. Bir poşet oyuncak. İçinde 2 kova , kürekler, bir traktör var. Yoldan karşıya geçerken çok zorlanıyorum, bazen de kaldırımda giderken bisikletle hızlı gittikleri için, ellerimde çanta ve poşetle peşlerinden koşuyorum.
Parka vardığımızda bisikletleri kum havuzunun kenarına bırakıp oyuncakları boşaltıyorlar, ıslak kumla kule pasta vs. yapıyorlar, bende bankta oturup izliyorum. Eve dönerken köşedeki dondurmacıdan kendi dondurmalarını alıp yiyorlar.ellerine 1tl veriyorum. Çocuklar yavaş yavaş gitmezseniz sizinle tekrar parka çıkamam. Eve dönüşte doğru duşa , çorapların içinden bile kumlar dökülüyor. Duşumuz çığlık çığlığa. Birbirlerinin üstüne soğuk su tutuyorlar. Birini yıkarken diğeri ahizeyi eline geçiriyor. Benim üstüm başım sırılsıklam. Konu komşu çığlıkları duyuyorsa, bu cani kadın ne yapıyor çocuklara diyordur. Sonra kitap okuma. Çok önem veriyorum uyku öncesi. Beraber uzanıyoruz yatağa, kimi zaman bir elim onların üstünde ten temasında, kimi zaman kolumun altına alıyorum. Kitabın resimlerini görmek istiyorlar, ben okuyorum. Bazen ağzımı kapatıyorlar. Onlar ezberden okuyor. Öylece dalıyorlar uykuya . Tek hikayede gittikleride oluyor, 3 kitap bitirip daldıklarıda…