27 Aralık 2009 Pazar

yeniyıla sayılı günler kala

Yılbaşı deyince aklıma ailece toplanılan büyük bir sofra, kabak tatlısı, tombala, çam ağacı,noel baba ,illaki Nimet Abladan alınan piyango biletleri ve eğlenceli bir gece geliyor.Sonra ışıl ışıl sokaklar, alışveriş merkezleri. Jingle bells, jıngle bells. Keyifleniyorum ,kıpır kıpır oluyorum. Bu sene yavrularla süsledik çam ağacını. Noel baba kukuletası da aldım. Hıristiyan adetiymiş olsun. Süsledim de ne oldu. Ne dinim değişti ne kültürüm. Çok keyif aldık biz. Çıkardık bütün süslerimizi ağacın önüne. İlk önce yavrular incelediler tek tek süsleri. Sonra bazılarını ısırıp ağızlarına atmaya çalıştılar. 2 tane noel baba figürümüz vardı. Onları görünce bebek diye sevindiler. O noel baba dedim ve masalını anlattım. Süsleri nasıl asacaklarını gösterdim ve birlikte yapmaya başladık. Aslında yeni aldığımız oyuncaklarla oyun oynuyor gibiydik. Ancak İpek küreleri astırmak istemedi. Bop Bop diyerek taşıyabildiği kadarını alıp kaçtı, ağacın kutusunun içine girdiler 2 kardeş. Hadi gel kızım onlar ağacın süsleri diye ısrar edince , İpek elinde 5 topla ordan oraya kaçtı. Peki onlar senin olsun dedim. Ta ki Sencer gelip elinden alana kadar. Sonra Sencer ne yaptı. Minik oyuncak köpeğinide ağaca astı. ee çocuk haklı. Ağacın üstünde çanlar, davullar, hediye paketleri, kozalaklar, kar taneleri, yılbaşı çorapları, noel babalar ,toplar, ışıklar var. Köpek niye olmasın. Elbet onada bir dal kalır. İşimiz bitince ışıklarınıda yaktık. Pek güzel aydınlandı salonumuz ama içimi burkan , sahidende kibritçi kız gibi sokakta kalan ,yaşayan, çalıştırılan çocukları düşündüm. Hiç dayanamamki ben yavrulara. Burnumun direği sızladı, gözlerim kıpkırmızı. Boğazım düğümlendi. Toplandım sonra, doğanın kanunu bu. Birileri ölürken birileri doğuyor yada birileri ağlarken birileri kahkaha atıyor.

24 Aralık 2009 Perşembe

İPEK VE SENCERİN HEDİYELERİ BURADA

Aslında son 10 gündür bugün, yarın,iş,ev telaşı derken ancak fırsat bulabildim yazmaya. Çekiliş hediyelerimizi aldık ve yüzümüzde kocaman bir gülümseme oluştu. İlk önce İpeğin hediyesi geldi. Bu yüzden onunkinden başlıyorum. Mersinden Sevgili Filiz , boncuk kızı İnci ve Sueda ablamız hazırlamış hediyelerimizi. İşyerime gelmişti kargo. Çocuklar gibi heyecanlandım ben. İlk defa böyle bir organizasyona katılmıştık. Kızıma vermeden önce yeniden paketlerim diyerekten ve merakımı yenememekten dolayı akşamı beklemeden ben açıp baktım hediyemize. Tek kelimeyle bayıldım. İpeğe hemen vermedim hediyesini ,Sencerinkininde gelmesini bekledim. Yoksa Sencer İpeğin elinden alır. Bıkana kadarda vermezdi. İllaki kardeşinin elindekini alacak. Kıskançlıkmı, ilgi çekmek mi, paylaşmamakmı anlayamıyorum. Eve götürdüğümde neler olduğunu yavruların fotoları anlatsın. Hangisinden başlasam. İpek kuklaları çok sevdiğinden beş parmağında farklı hayvanların olduğu bir el kuklası almış Sevgili Filiz ve Sueda. Kuklayı elimize takıp parmaklar şarkısını söyledik birlikte. PARMAKLAR Bas parmagim bas parmagim nerdesin Burdayim Nasilsin efendim Tesekür ederim Parmak kaç parmak kaç Isaret parmagim isaret parmagim nerdesin Burdayim Nasilsin efendim Tesekür ederim Parmak kaç parmak kaç Orta parmagim orta parmagim nerdesin Burdayim Nasil efendim Tesekkür ederim Parmak kaç parmak kaç Yüzük parmak kaç Sonra İpek tek tek öptü herbir parmaktaki hayvanı.Sevdiği herşeyi öpüyor. O hayvanların seslerini taklit ettik. Sueda ablamız bir resim yapmış. Yazılanlarda çok tatlı. Canım yavrum pek güzel çizmiş. Resimde elimi bırakma dedim diye Sencer gülmüyormuş..........Yine Sueda boncuk bileklik dizmiş rengarenk,hemen kolumuza taktık. Bitanede saç tokası. Ve el emeği, mukavvadan yılbaşı ağacı kartımız içine İpek ve Sencer çizilip Mutlu Yıllar yazılmış. Bittimi daha bitmedi. Etkinlik kitabımız süper. İçinde İpek ve Sencere özel yazılmış aktiviteler var.Filiz tek tek resimleri kesip yapıştırmış ve el yazısıyla açıklama metinlerini yazmış. Bu alıştırmaları zamanı geldikçe bir bir yapacağız. Hatta hemen ilk alıştırmayı yaptık bile. Kuşları kedileri birleştirme olanı. Bu arada ne kadar incesin. İpeğe çıkmasına rağmen Senceride unutmamış .Onada minik bir el davulu göndermişsin. Ayrıca küçük birde mektup var. Senin ve yavruların emeğine gönlüne sağlık. Tüm hediyelerimizi özenle saklayıp koruyacağız. Büyüdüklerinde yavrulara teslim edilmek üzere. Şimdi Sencerinki: Eskişehirden Sevgili Eser ve kuzusu Nazlısu gönderdi hediyemizi. Minik ellere minik bir piyano. Hemen tuşlarına basıp çalmaya başladık.İster sesli oyuncak olsun ister evdeki makineler olsun, gürültü çıkaran herşeye bayılıyor oğlum. Mesela matkap , şarjlı süpürge, rondo vb. Piyanonun üzerindeki hayvan figürlerine basınca, 0 hayvanın sesini çıkarıyor ve isterse tuşlarına basıp sadece kendisi çalabiliyor. Açıkçası ben bile çocukluktan ezberimde kalmış notaları çalıverdim. Nasıl çaldığımıda gözleriyle takip ediyor. Amerikalı bilim adamlarının araştırmalarına göre piyano zeka geliştiriyormuş. Belkide vesile olur, bu sosis parmaklar bilgisiyar tuşları yerine piyano tuşlarında çalışır. Biz bu etkinlikten çok mutlu olduk ve Sevgili Eser'e , minik Nazlısu'ya tekrar teşekkürler ve iyi yıllar.

10 Aralık 2009 Perşembe

Yılbaşı hediyelerimiz ve parmak boyalarımız

Mail grubumuzda yılbaşı çekilişine katıldık. Öncelikle bunu organize eden Sevgili Sehere teşekkürler. İpeğe Bursa'dan Ezel çıktı. Sencer'e İstanbul'dan Ece Gizem. Ezel kedi ve köpekleri çok seviyormuş. Sanırım bütün çocuklar bu dönemde böyle. Ece müziğe düşkünmüş. Böylece hediye seçme işimiz kolaylaştı ve alışverişimizi tamamladık. Bunların yanınada yavruların elinden masal kitabı hazırladık arkadaşlarımıza. Önce renkli kartonlar aldık kırtasiyeden. Sonra internetten yılbaşına dair hayvanlı ve noel babalı resimleri indirip bastırdık. Bu resimleri her bir kartonun üzerine yapıştırdık. Resimlerin altına noel baba masalını yazdık. Sonra kartondan 2 şer santim şeritler kesip, onlarıda delgeçle delerek, renkli kar taneleri yaptık. Sayfaların boş kalan yerlerine uhuyla yapıştırdık. Sonra Sencerle İpek parmak boyasıyla boyadıkları ellerinden kartonların üzerine el izlerini çıkardılar. Herbir sayfayı dayanıklı olması adına laminasyon yaptırıp tel cilt taktırdık. Böylece kitabımız hazır oldu. Bugün hediyelerimizi paketleyip kargoya verdik. Umarım arkadaşlarımızda beğenir bu masalı. Sencerle İpek kalan kartonlara boyama yapmaya devam ettiler. İkiside çok seviyor. Yalnız İpek önündeki kartonların dışına taşıp sandalyesini ve kalorifer peteğinide boyamaya çalıştı. Ona sadece masasını ve kartonları boyayabileceğini anlattım. Etraf kirleniyor ama önemli değil. Yere örtü seriyoruz. İkeadan aldığımız ressam önlüklerimizi giyiyoruz. İşte bu kadar. Yavrular rahatlıyor. Küçük kas gelişimi, el göz koordinasyonu içinde faydalı. Neden geleceğin sanatçıları olmasınlar. Bu boyalarımızı hazır almıştık ama en kısa zamanda çocuklarla beraber evde pişireceğim parmak boyalarımızı. Bugünkü çalışmalarımızıda anılar kutumuza sakladık ve Sanat sanat içindir dedik.

6 Aralık 2009 Pazar

ANNİŞİN KİTAPLIĞINDAN

Bu kitabı gördüğümde ilgimi çeken ilk şey kitabın adı oldu. Anne İşte. Çalışan anne olarak kafama takılan bir yığın soru vardı. Hemen hemen hepsini buldum bu kitapta. Neler mi anlatıyor? - Yavrularla kaliteli zaman geçirmenin püf noktaları. - Anneye bağlanma, bağımlılık değil gelişim aşamasında olması gereken bir durumdur. - Çocuklukta yaşananlar hatırlanmaz ama hiç unutulmaz. Oysa yetişkin dönemde yaşananlar hatırlanır ama hep unutulurlar. - Anne asla evden çıkarken bebeğin arkasından ağlamasına engel olmak amacı ile sıvışarak ayrılmamalıdır. Çocukla mutlaka vedalaşılmalı. - Davranışlar değil altta yatan dürtülerin anlaşılması önemlidir. Davranışın ortadan kalkabilmesi için onu ortaya çıkaran ihtiyacın giderilmesi gerekir. - Yaşamın ilk 3 yılında bebeğin ihtiyaçlarının anında karşılanması gerekir. Ağlaya ağlaya susmayı öğrensin, her ağladığında yanına koşarsam ileride şımarık olur düşüncesi yalnıştır. - Lohusalığın aslında kırk gün değil onsekiz ay sürdüğünü yazar, çocuğun doğumdan sonraki gelişme aşamalarına annede bir bütünmüşcesine eşlik eder. - Çocuk kendini fark ettirmek için hayır dönemine girer. Önünü kesmemek gerekir. Yoksa hırçınlaşır. Mamanı yeme,dişlerini fırçalama gibi söylemlerde bulunursak hem çocuk tersini yapıp kendini fark ettirecek hemde anne amacına ulaşmış olacak. - Aile büyükleri çocuğun terbiyesini bozmaz. - Eşyalarını, oyuncaklarını paylaşmak istemiyorsa buna zorlamak hatadır. Bu ileride paylaşmayı bilmeyen biri olacak anlamında değildir. Dolayısıyla çocukların hiçbir davranışını yetişkin mantığıyla düşünmemek gerekir. Herkesin okuması gereken bir kitap. Doğan Cüceloğlu Kaliforniyada öğretim üyesi ve insan psikolojisi uzmanlık alanıyken, bir kız öğrencisi dikkatini çeker ve onun ailesiyle tanışır.Öğrencinin ailesinin çocuklarla göz hizasına inerek konuştuğunu ve her bir çocukla babalarının belli gün ve saatlerde başbaşa zaman geçirdiğini görür. Doğan Cüceloğlu kendi çocuklarıyla hiç göz hizasında konuşmamış. İlk önce kendini yetiştirenlere kızmış, sonra kendine kızmış,yine kimseye kızamayacağını anlayınca ülkemin çocukları için bundan sonra ne yapabilirm demiş. İşte bütün yazdığı kitaplar, verdiği seminerler,tv. programları bu ne yapabilirimin yanıtlarıdır. Ayrıca kitaptan ilgimi çeken birkaç satır daha. Yavrular 3 köfte yiyince doyuyorsa dördüncü için zorlamayalım.Onlar sofraya oturmadan yemeğe başlamayalım. Ailemizle, işyerimizle,okulla,eşimizle,çocuklarımızla,içinde yaşadığımız toplumla olan ilişkilerimizde keşke dememek için olaylara birbirimizin gözüyle bakmak,içi dışı bir insanlar olmak lazım. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras bu. Başarının temelinde %5 akademik veya zihinsel zeka, %95 özgüven yani duygusal zeka yer alır. Bunun içindirki yavrulara akademik bilgileri öğreteceğiz diye yoğunlaşırken duygusallıktan da eksik bırakmayalım.