Bu kitabı gördüğümde ilgimi çeken ilk şey kitabın adı oldu. Anne İşte. Çalışan anne olarak kafama takılan bir yığın soru vardı. Hemen hemen hepsini buldum bu kitapta. Neler mi anlatıyor?
- Yavrularla kaliteli zaman geçirmenin püf noktaları.
- Anneye bağlanma, bağımlılık değil gelişim aşamasında olması gereken bir durumdur.
- Çocuklukta yaşananlar hatırlanmaz ama hiç unutulmaz. Oysa yetişkin dönemde yaşananlar hatırlanır ama hep unutulurlar.
- Anne asla evden çıkarken bebeğin arkasından ağlamasına engel olmak amacı ile sıvışarak ayrılmamalıdır. Çocukla mutlaka vedalaşılmalı.
- Davranışlar değil altta yatan dürtülerin anlaşılması önemlidir. Davranışın ortadan kalkabilmesi için onu ortaya çıkaran ihtiyacın giderilmesi gerekir.
- Yaşamın ilk 3 yılında bebeğin ihtiyaçlarının anında karşılanması gerekir. Ağlaya ağlaya susmayı öğrensin, her ağladığında yanına koşarsam ileride şımarık olur düşüncesi yalnıştır.
- Lohusalığın aslında kırk gün değil onsekiz ay sürdüğünü yazar, çocuğun doğumdan sonraki gelişme aşamalarına annede bir bütünmüşcesine eşlik eder.
- Çocuk kendini fark ettirmek için hayır dönemine girer. Önünü kesmemek gerekir. Yoksa hırçınlaşır. Mamanı yeme,dişlerini fırçalama gibi söylemlerde bulunursak hem çocuk tersini yapıp kendini fark ettirecek hemde anne amacına ulaşmış olacak.
- Aile büyükleri çocuğun terbiyesini bozmaz.
- Eşyalarını, oyuncaklarını paylaşmak istemiyorsa buna zorlamak hatadır. Bu ileride paylaşmayı bilmeyen biri olacak anlamında değildir.
Dolayısıyla çocukların hiçbir davranışını yetişkin mantığıyla düşünmemek gerekir.
Herkesin okuması gereken bir kitap. Doğan Cüceloğlu Kaliforniyada öğretim üyesi ve insan psikolojisi uzmanlık alanıyken, bir kız öğrencisi dikkatini çeker ve onun ailesiyle tanışır.Öğrencinin ailesinin çocuklarla göz hizasına inerek konuştuğunu ve her bir çocukla babalarının belli gün ve saatlerde başbaşa zaman geçirdiğini görür. Doğan Cüceloğlu kendi çocuklarıyla hiç göz hizasında konuşmamış. İlk önce kendini yetiştirenlere kızmış, sonra kendine kızmış,yine kimseye kızamayacağını anlayınca ülkemin çocukları için bundan sonra ne yapabilirm demiş. İşte bütün yazdığı kitaplar, verdiği seminerler,tv. programları bu ne yapabilirimin yanıtlarıdır.
Ayrıca kitaptan ilgimi çeken birkaç satır daha. Yavrular 3 köfte yiyince doyuyorsa dördüncü için zorlamayalım.Onlar sofraya oturmadan yemeğe başlamayalım.
Ailemizle, işyerimizle,okulla,eşimizle,çocuklarımızla,içinde yaşadığımız toplumla olan ilişkilerimizde keşke dememek için olaylara birbirimizin gözüyle bakmak,içi dışı bir insanlar olmak lazım. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras bu. Başarının temelinde %5 akademik veya zihinsel zeka, %95 özgüven yani duygusal zeka yer alır. Bunun içindirki yavrulara akademik bilgileri öğreteceğiz diye yoğunlaşırken duygusallıktan da eksik bırakmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder