25 Kasım 2009 Çarşamba

İkizler kurabiye başında

Bayram öncesi izne çıkınca, yavrularla evde ne yapacağını şaşıran anne kurabiye pişirmeye karar verir. İlk önce bi güzel yoğurduk hamurumuzu. Ununu yavrular kattı. en keyif aldıkları an, minik ellerinden unların aktığı andı. Hamurdan ziyade una yoğunlaştı benim yavrular. Çığlıklar,gülücükler attılar. Ortalığa döküp saçmalarına izin verdiğim için şaşkınlıktan yüzüme bakıp , tekrar dökmeye devam ettiler. Sanki kızmayacakmısın anne der gibi. Çok mutlu oldular. Onları böyle görünce bende keyiflendim. Sonra açtık merdaneyle hamuru. Bakalım tadı yerindemi diye ağızlarına hamur parçası attılar. Onlarında yumuk ellerine verdim merdaneyi. İleri geri salladılar. Şekilli kalıplarımızı çıkardık. Benim yaptıklarımı bozdular, tepsiye dizdiklerimi mıncıkladılar. Hatta cozutup masanın üstüne çıktılar, mutfak dolaplarını una buladılar. Sanırım sınırlarımı ölçmeye çalışıyorlar. Tepsileri fırına verince , yavruları mutfakta soyup , odalarında giydirdikten sonra öğlen uykusuna yatırdım. Kar yağmış gibi beyaza bulanan mutfağımı temizledim bu sırada. Uykudan sonrada kurabiyelerin yanına limonata yaptık. Afiyetle yedik.

19 Kasım 2009 Perşembe

Doğumgünü çocuğuyum ben

İyiki doğmuşum ben; Sabah işyerime, Sevgiliden gelen mis kokulu çiçekler, yaptığı jestler ve incelikler için. İyiki doğmuşum; İki yavrumun elinden pastamı yediğim için. İyiki doğmuşum; İşyerindeki arkadaşlarımın doğumgünüme ortak oldukları için. İyiki doğmuşum; Sisli bir akşamda, efsanevi Kız Kulesinden İstanbulu seyre daldığım için. İyiki doğmuşum; Kendimi özel hissettiğim hediyeler için. İyiki doğmuşum; Her yeni gelen yıl bana mutluluk getirdiği için. İyiki doğmuşum; Uzaklardaki arayan, soran, mesaj yollayan dostlar için.

10 Kasım 2009 Salı

10-11-1938 09:05

Hatırlıyorumda okul yıllarında 10 Kasımda bayraklar yarıya iner. Herkes bahçede sıra olur, Sirenler çalar, Ataya saygı duruşunda bulunurduk. Sonra İstiklal Marşı ve törenler. Her 10 Kasımda siren sesleri, klaksonlar içimi burkar. İşyerindeydim bu sabah dokuzu beş geçe. Radyomu açtım siren seslerini duymak için. Pencerenin önünde bekledim. Yakınımızdaki itfaiyenin ve kamu kurumlarının sirenleri çalmaya başladı. 2 dakika saygı duruşunda bulunduk dairedeki arkadaşlarla. Gözlerim caddeye takıldı. Kimileri yoluna devam etti. Kimileri oldukları yerde kaldı. Keşke herkes dursaydı o dakika dedim içimden. Akşam eve gelince çocukların odasına Atatürk Köşesi hazırladım. İnternetten print ettiğim Ata resimleriyle. Şimdiden tanısınlar. Büyüdüklerinde siren sesini duyduklarında yollarına devam etmesinler diye...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Bana kitap oku anne

Her yıl Kasım ayının ikinci pazartesi günü ile başlayan hafta, 1947 den beri Çocuk Kitapları Haftası olarak kutlanıyormuş. Biz bu yıl kutlamaya başladık. Bugün kitaplığımıza bir çekidüzen verdik. Anne baba olarak odalarına çoktan bir kitaplık kurmuştuk. Kitap okuma sevgisini kazandırmak adına. Bunun yanında anne ve babanında okuması yavrulara özendirici olacaktır. Heleki ülkemde okuma oranı en düşük seviyelerde dolaşırken. Düzenli takip ettiğimiz Meraklı Minik Dergimiz var. Aylık Tubitak'tan. Özellikle kartlarını çok seviyoruz. Henüz karton sayfalı olmayanları ellerine vermiyorum. Her ne kadar kemirme ve yırtma durumları azaldıysada birkaç ay daha bekleyeceğim. Karton kitaplar ise sürekli ellerinde. Zaten kendi kendilerine alıp resimlerine bakıyorlar. Tanıdıkları objeleri ve canlıları anlatmaya çalışıyorlar yada seslerini taklit ediyorlar. Mesela kedi resmi varsa kitapta miyam miyam diye bağırıyorlar yada elektrik süpürgesi varsa vuuuuuuuvvv diye ses çıkarıyorlar. Aslında birçok kitap olmasına rağmen rafta 3-4 tanesiyle sürekli ilgileniyorlar. Kitaplığımızdan seçmeler: Şimdilik kitaplarını ben seçiyorum ama birkaç sene sonra onları kitapçıda özgür bırakacağım. Dilediklerini seçsinler yada dilediklerini bir kenara bıraksınlar.