24 Ocak 2010 Pazar

kar

Döne döne savrularak havada, lapa lapa kar yağdı. Neden acaba kar bende mutluluk uyandırıyor. Şöyle koca koca taneli yağarken. Yağmurlu, rüzgarlı, güneşli havalar böyle hisler uyandırmıyor. Kar nadir yağdığındanmı, yoksa çocukluktan kalma kardanadamdan mı. Gerçi hala kar yağdığında ilk işim kardanadam yapmak. Sık sık pencereye koşup , yerler tuttumu diye kontrol etmek. Geceleri uyandığımda perdeyi aralayıp, sokak lambaları ışığında o beyaz örtüyü seyretmek. Heryer bembeyaz. Sanki bir o kadar saf. Ne güzel anılarım var çocukluktan kalan karla ilgili. Altımıza koyardık naylonları yada film kağıtlarını, mahalledeki yokuşlardan aşağı kayardık. ayaklar ıslanır,eller yüzler donar, ama eve girmeyi hiç istemezdik. Saatler sonra eve döndüğümüzde sıcacık sobanın yanında kururduk. Şimdi yavrularla bunları yapabilirmiyim. Onları Uludağa götürüp kızakla kaymak aynı tat değilki. O gün işyerinden 3 te çıktık. Eve erken geldim. Yavrularla camdan karın yağışını seyrettik. İlk defa karla tanıştılar. Biraz da şaşkın. Yandaki binanın çatısına konan kargaya seslendik. Kaaagaa del,deviz. Söz verdim onlara yarın hep beraber çıkıp kartopu oynayacağız. Ertesi gün Selma teyzelere gittik. Üşütürsünüz çocukları çıkmayın bu havada dediler. Sanki bi kanadım kırıldı. Çocukken okadar saat oynardık. Hiçde hastalanmazdık. Sonra balkondaki karlarla oynadık.Ufak bi kardanadam yaptık. Balkonun pervazına, martılara serçelere güvercinlere ekmek ufaladık. Kardanadamıda hemen camın önüne koyduk. Sonrada öğlen uykusuna yattık. Kimbilir hangi diyarlarda hangi kardan maceralarda uykuya daldık....

dolduuy boşaak

Uzun zamandır doldur boşalt aktiviteleri yapıyoruz.Makarna,mercimek,fındık,su,nohut malzemelerimiz. Farklı boyutlarda kaplar kullanıyoruz. Çocuklar bundan büyük keyif alıyor aynı zamanda gün içinde kurtarıcı ve küçük kas gelişimine faydalı. Lakin bizim evde iş çığrından çıktı. Ne dördümüz masada yemek yiyebiliyoruz ne su içebiliyoruz.Ne çay içebiliyoruz. Yemek yerken benim tabağım babanın tabağının içine yada salata tabağı yoğurt tabağının içine doldurulmak isteniyor. Veya Çorbalar kaşıkla su bardağının içine boşaltılmak isteniyor. Gün içinde su istiyorlar. Bardakla ikisinide veriyorum. Bu sefer birbirlerinin bardaklarını doldurup boşaltıyorlar. Tabi üst baş, halı sırılsıklam. Fena sardık. Yanyana iki kap görmesinler. Hemen bağırıyorlar. Dolduu boşaak. Ne zaman sıkılıp bırakacaklar acaba. Anlatmaktan anlamıyorlar veya işlerine gelmediklerini anlamıyorlar. Çünkü doldurup boşaltmayı çok seviyorlar.

Kripton'dan Dünya'ya

Bizim çocukluğumuzun kahramanıydı Süperman. Kötülerin karşısında,iyilerin yanında. Halası almış yavrulara bu tulumları. Çok sevdiler. Akıllarına geldikçe giymek istiyorlar. Daha anlatırken soyunmaya başlıyorlar. Annesinin süper kahramanları. Dünyanın derdiyle uğraşmak zor tabi. Uçmamız lazım, daha çook işimiz var.

15 Ocak 2010 Cuma

KAY KAY KAYDIRAK

Son zamanlarda havalar soğuk ve yağmurlu . Park sefalarımız seyrekleşti. Evin içinde yavruları oynatmak ve tutmak zorlaşınca bari parkı babanneye taşıyalım dedik. Artık dolapların raf tahtasında yada masalarını ters çevirip onun üstünde kayıyorlardı. İlk önce 2 tane salıncak kurduk karşılıklı. Birde Pilsandan kaydırak aldık. Yan tarafındada basket potası var. Hep beraber birleştirdik parçalarını. Kaydıktan sonra bi basket atıyorlar. Tekrar merdivenlere koş. İpek yüzüstü bile kayıyor. Kıkır kıkır . Sanki çok marifetmiş gibi. Sencer gene kendini aşıp, ayağa kalkıyor kaydırağın başında. Bizimde yürekler hop hop. Nasılsa tutacağımızı biliyor. Atıyor kendini zibidi. Çok önceden oyuncak fuarında gözümüze kestirdiğimiz birde tahteravalli vardı ama evin içinde dolanmaya da yer kalsın değilmi.

4 Ocak 2010 Pazartesi

2010 yeni başlangıçlar

Bu yıla da başladık. Aslında bu yeni başlangıcı evimizde çekirdek ailemizle kutlayacaktık ama ani bir kararla babannede toplandık. Hem bundan sonra bir sürede burada kalacağız. Hem özel günler ailece, kalabalık kutlanır. Evde kurulu ağacı babanneye taşıdık. Altına hediyelerimizide koyduk. Alışverişler yaptık. Güzel bi sofra kurduk. Ben klasik kabak tatlımı pişirdim. Halamız çam şeklinde pasta yaptı. Birde ilk defa elma şekeri almıştım yavrulara. Bendeniz hastasıyım. Sandımki benim gibi yiyecekler. Hiç ilgilenmediler. Tadını alan bıraktı. Tatlıyla tanışmadıkları için sanırım. Yemekten sonra İpekle Sencer hediyelerini açtılar. Aklıma geçen yılbaşı geldi. Yeni yürümeye başlamışlardı. Sencer 00:15 te elindeki cd kutusu ile yere çakılıp alnını yaralamıştı. Hala izi duruyor. Yalnız feryat figan ağlarken bir anda bizi güldürmüştü. Buzlu ve ıslak olarak alnına koyduğumuz tülbentin ucunu ağzına sokup dişlerini kaşımaya başlamıştı. Biz onun alnı için endişe ederken, o dişleri ile meşguldü. Öyle böyle derken 22 ay geçmiş yavrularla. Nasılda değiştiler ve büyüdüler. Ve bu yeni yıla kazasız belasız girdik. Tey tey zıpladık el ele tutuşup çocuklarla, halay bile çektik. Gece yarısından sonra çoluk çocuk dayılara ve teyzeye gittik. Orda sızıp kalmışız. İpek teyzesinin koynunda . Sencer babasının. Sonra yeni bir 365 günün ilk sabahı. Hedefler koyduk kendimize. Planlar yaptık. Yeni yılla beraber hayata geçiriyoruz. 2010 kısmet getirdi bize. Hadi bakalım.