17 Ocak 2011 Pazartesi

AİLE İÇİ İLETİŞİM SEMİNERLERİ-1

“Çocuk Olmak ve Pozitif Disiplin”
Çocuğunuzla ilişkinizde sınır koymakla ilgili bir belirsizlik ve kararsızlık mı yaşıyorsunuz?
...Ne zaman “hayır” diyeceğinizle ilgili aklınız karışıyor mu?
Çocuğunuz söz konusu olduğunda kural koymakla ilgili sorunlar yaşıyor musunuz?
Uçlar arasında gidip gelmek, bir çocuğun gözünden bu tartışmaya kulak vermek, empati yeteneği güçlü bir ebeveyne dönüşmek, gerçek vak’a örneklerini dinleyip fikir üretmek için Uzman Psikolog Iraz Toros Suman’ ın konuşmacı olduğu Aile İçi İletişim Seminerleri’ nin ilkine, Pozitif Disiplin hakkında konuşmaya davetlisiniz..
Tarih: 23 Ocak 2010, Pazar, 14:00- 16:00 Yer: Bizden1e, Kişisel Gelişim Merkezi, Bostancı Ücret: 25 TL. Kayıt ve Bilgi Almak İçin: iraztoros@yahoo.com
* Katılım kontenjanla sınırlıdır.Katılmak isteyenler 21 Ocak Cuma gününe kadar kayıt yaptırabilirler.
*** 1980 doğumlu Iraz Toros Suman, İstanbul Bilgi Üniversitelerinde aldığı psikoloji lisans eğitiminin ardından bir kadın sığınma evinin kurucu müdürlüğünü yaptı. Bu deneyim aile içi iletişim problemlerinin geldiği son noktaya şahit olmasını; böylece çocuklarla çalışmanın önemini kavramasını sağladı.Bu dönemde uzmanlığını tamamladı ve tezini “aile içi şiddet” üzerine oluşturdu. Kadın sığınma evinde kurduğu oyun odası herşeyin başlangıcıydı. Sağlık bakanlığı çalışanı olarak geçirdiği yıllarda çocuklarla ilgili ölçme-değerlendirme süreçlerinde aktif olarak yer aldı.Normal gelişim gösteren çocukların yanısıra farklı gelişim gösteren çocuklarla bol bol çalışma fırsatı bulan uzmanımız, 2009’dan beri “Iraz’ ın Oyun Grupları” adlı oluşumu ile alternatif eğitim modellerinden esinlenen aktiviteler yaratarak ebeveyn katılımlı oyun grupları düzenliyor. Toros Suman aynı zamanda,İstanbul’ da özel bir merkezde aile danışmanı olarak çalışmakta.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Yeniyıl kutlamalarımız ve çekiliş hediyemiz

Seviyorum yeni yılın ışıltılı caddelerini, alışveriş telaşında insanlarını. Evimde çoluk çocuk, büyük küçük maaile oturulan sofralarını. Çocukken tombala oynardık. Hatta gazeteler bile eklerinde verirdi. Yeniyıldan önce her sene kar yağar mı diye de ümit ederim. Kartpostallarda çok güzel görünüyor karlı ev manzaraları.
Bu yılki yeniyıl kutlamalarımız bir hafta önceden oyun grubu partisiyle başladı. Keyifli aktiviteler hazırlanmış , balonlar, şarkılar, ikramlar, arkadaşlar. Kalabalık içinde bol bol oynadılar.

Birkaç gün öncesinde ise evde ağacımızı süsledik. İpek nazikçe süsleri ağaca asarken Sencer rafya dolamayı tercih etti. Hala ile beraber onların tabiriyle yavru ağacı da süslediler.
Mail grubumuzda yılbaşı çekilişi yaptık. Sevgili Çiğdem ve Eylül Naz'a, Sevgili Nesrin ve Yiğit'e bir yeni yıl masal kitabı hazırladık. Hediyelerimizi de yanına koyup gönderdik. Bizim hediyelerimiz geldi. İpeğe küp yapboz, Hatice ve Çiğdem'den. Fotoğrafınızı keyifle saklayacağız. Sencer'e mıknatıslı hayvan yerleştirme oyunu. Sevgili Fatma ve kızı Azra'dan. Bu arada çok incesiniz İpeği de düşünmüşsünüz. Harika bir yılbaşı kartı . Hepinize çok teşekkür ederiz. Yavrularım çok mutlu oldu. Önce yapboz ile oynamaya başladılar. Konsepti anlamayıp kule yaptılar. Kendi hallerine bıraktım. Doysunlar sonra doğrusunu gösteririm diye düşündüm. Devamında Sencer'in hediyesine geçip hayvanları yerleştirdiler.
31/12 günü koştur koştur işten eve geldim. Hemen mutfak ve masa hazırlığı. Bir yandan ocağa kabak tatlısını koydum. Yeni yılın ilk dakikalarında yemek üzere. Yeniyıla nasıl girersen bütün bir yıl öyle devam eder düşüncesiyle. Halamız hindi ve pilavı pişirmiş. Bayılırım özenli sofralara. Mum ve çiçek olmazsa olmazlarımdan. Mumu ben yaktım yavrular üfledi. Yanına iyiki doğdun şarkısı patlattılar. Ama biz doğumgünü değil yeni yıl kutluyoruz. Bir de altınlı çöreğimiz var, onu bu yıl pişirmedik. Çöreğin içine altın konuyor ve pişiriliyor. Servis yapılırken altınlı dilim kime denk gelirse, yılın en şanslısı o oluyor.
Sonra yılın ilk iş günü, 3 ocak sabahı vapurla Eminönü'ne geçiyorum. Okuduğum gazete köşesinden esinlenerek, yeni bir yıla başladık diye düşünürken neler yaptım dedim ben 2010 da. Her gelen yıl, yeni bir ufuk açmadıkça hayatıma ne farkı vardı yeni yılların eski yıllardan. Düşündüm. 2010 da muhteşem bir sergi gezdim. Hayranı olduğum bir eğitim aldım. Ne yapmamışım. Az okumuşum. Koca yılda sadece 4 kitap. 2011'den ne bekliyorum. Önce sağlık sonra daha az yorulduğum mesai saatleri, daha çok seyahat. Yeni yerler görmeliyim bolca. Beni deşarj ediyor. Bi karavan almalıyız. 40 kere söylersem olur mu? Tanrım dualarım kabul saatine denk gelir mi?
O anda Tanrıdan ses geldi. Vapur yanaştı iskeleye draan diye sarsılarak. Tahta dar iskeleler sürüldü. Bende hayal dünyasından çıkıp kendime geldim. Daha çok çalışman lazım mesajıydı bu. Her sabahki gibi tabanlara kuvvet Cağaloğlu'na yürüdüm. Vakfa vardım. Yeni yılın gerisayımı başladı benim için umutlarımla...