Birkaç gün öncesinde ise evde ağacımızı süsledik. İpek nazikçe süsleri ağaca asarken Sencer rafya dolamayı tercih etti. Hala ile beraber onların tabiriyle yavru ağacı da süslediler.
Mail grubumuzda yılbaşı çekilişi yaptık. Sevgili Çiğdem ve Eylül Naz'a, Sevgili Nesrin ve Yiğit'e bir yeni yıl masal kitabı hazırladık. Hediyelerimizi de yanına koyup gönderdik. Bizim hediyelerimiz geldi. İpeğe küp yapboz, Hatice ve Çiğdem'den. Fotoğrafınızı keyifle saklayacağız. Sencer'e mıknatıslı hayvan yerleştirme oyunu. Sevgili Fatma ve kızı Azra'dan. Bu arada çok incesiniz İpeği de düşünmüşsünüz. Harika bir yılbaşı kartı . Hepinize çok teşekkür ederiz. Yavrularım çok mutlu oldu. Önce yapboz ile oynamaya başladılar. Konsepti anlamayıp kule yaptılar. Kendi hallerine bıraktım. Doysunlar sonra doğrusunu gösteririm diye düşündüm. Devamında Sencer'in hediyesine geçip hayvanları yerleştirdiler.
Sonra yılın ilk iş günü, 3 ocak sabahı vapurla Eminönü'ne geçiyorum. Okuduğum gazete köşesinden esinlenerek, yeni bir yıla başladık diye düşünürken neler yaptım dedim ben 2010 da. Her gelen yıl, yeni bir ufuk açmadıkça hayatıma ne farkı vardı yeni yılların eski yıllardan. Düşündüm. 2010 da muhteşem bir sergi gezdim. Hayranı olduğum bir eğitim aldım. Ne yapmamışım. Az okumuşum. Koca yılda sadece 4 kitap. 2011'den ne bekliyorum. Önce sağlık sonra daha az yorulduğum mesai saatleri, daha çok seyahat. Yeni yerler görmeliyim bolca. Beni deşarj ediyor. Bi karavan almalıyız. 40 kere söylersem olur mu? Tanrım dualarım kabul saatine denk gelir mi?
O anda Tanrıdan ses geldi. Vapur yanaştı iskeleye draan diye sarsılarak. Tahta dar iskeleler sürüldü. Bende hayal dünyasından çıkıp kendime geldim. Daha çok çalışman lazım mesajıydı bu. Her sabahki gibi tabanlara kuvvet Cağaloğlu'na yürüdüm. Vakfa vardım. Yeni yılın gerisayımı başladı benim için umutlarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder