12 Ekim 2009 Pazartesi

Ormana gidiyoruz

Baltalar elimizde Uzun ip belimizde Biz gideriz ormana Hey ormana Yaşlı kütük seçeriz Testereyle biçeriz Biz gideriz ormana Hey ormana Ormana giderken söylediğimiz şarkımız Havaların biraz serinlemesine rağmen, son iki haftadır pazar kahvaltılarımızı ormanda yapıyoruz. Bütün haftanın koşuşturmasından sonra şöyle ayaklarımızı toprağa basalım dedim . Hem öyle huzurlu geliyor ki; kahvaltıda sadece kuş cıvıltıları. Ekim ayı olduğundan kalabalık değil etraf. Burada menemenin tadı bile başka. İçtiğim çay başka. Etraf yemyeşil. Hatta yer yer gökyüzü görünmüyor ağaçlardan. Yavrularda keşifte. Neler mi yaptılar. Yerlerden meşe palamudu topladılar. Ağaçları incelediler. Motokrosçu abilere baktılar. Bi önceki hafta çamurların içinde zıplayıp durmuşlardı hava yağmurlu olduğundan. Bu hafta ağaç kavuklarına girdiler. Ağaçları kemiren keçileri seyrettiler. Hamakta sallandılar. Ceplerine taş topladılar. Küçük tepelere tırmanıp, yorulunca yerlere oturdular. Ormanda mantar toplayan gruplarda vardı. Kahvaltıdan sonra biraz yürüyüş yaptık ve oradan da Kilyos'a indik. Hava sanki yazdan kalan son günlerini yaşıyordu. İpek uyudu. Sencer Cem ve ben ayaklarımızı denize soktuk. Yerim ben bu pompiş ayakları. Oğluş yazdan bu yana hiç değişmemiş. Sudan korktu. Denize giren köpeğe ve sahibi çocuktan gözlerini alamadı. İlk defa bir köpeği denizde görüyordu. Bak oğlum köpekte denizde , hadi sende gel desemde yemedi. Sencer uzun süre kum ve kovayla oynadı. Akşama doğru dönerken , Çevre ve Orman Müdürlüğünden fidanlar aldık. Bunları en kısa zamanda dikeceğiz. Eve dönüş yolunda İstinye Park'a uğradık. Buradaki Rain Forest Cafeyi akvaryumu dışında hiç sevmedik. Orman, sessizlik, temiz hava, sakin bi kumsal dan sonra kapalı boğucu ve gürültülü alışveriş merkezi hiç olmadı .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder