18 Ağustos 2009 Salı

Gün içinden sahneler

Bu sabah, kahvaltılarını hazırlarken Sencer elektrik süpürgesinin hortumunu çamaşır makinesinin içine soktu. Sonrada kapağını kapattı. Biri yakada biri paçada onları banyodan çıkarttıktan sonra yatak odasını toplarken ben, gardıroptaki katlı giysileri dışarı attılar . Masanın üstünde unutulan kalem ve cd.leri ele geçirince , onlardan geri almak beni çıldırttı. Tv nin kablolarına, vitrin içindeki bardaklara musallat oldular. Hayııır desemde hiiiç işe yaramıyor. Bende söktüm vidalarını vitrin kapaklarının. Hadi şimdi açında göreyim sizi. İpek ağlamakla bağırmak arasında gitti geldi. Sonra oyun odasında (yani bizim oturma odası) legoları görüp onlara daldılarda bende kahvaltı hazırlama işini bitirdim. Biraz çatalla biraz on parmak döke saça bitirdik kahvaltımızı. İpek mutkala Sencerin yada benim ağzımada yemek verir. Bulaşıkları toplarken hangisinin attığını görmedim . Sadece bir attii sesi duydum. Baktımki daha boyları yetişmiyor ama mutfağın camından aşağıya su pompasının kapağını fırlatmışlar. Mutfakta verdiğimiz hafif zaiyattan sonra odalarında raylı dolabın kapağıyla oynadılar. Bir içeri bir dışarı. Oyun parkında yastık savaşı. Birbirlerinin elinden oyuncak kaçırmalar. Ayrıca birini kucağıma aldığımda diğeride gelip bacağıma yapışıyor. Yada İpek kucağımda oturuyorsak Sencer gelip İpeği ittiriyor. Kendisi kucağıma yerleşmek istiyor. Sadece oyuncakları değil benide paylaşmak istemiyorlar . Kapıları artık kendileri açıp kapatabiliyorlar. Benimde ödüm kopuyor parmaklar araya sıkışacak diye. Bu arada kulak, saç, göz, burun bilmece oynadık. Yerlerini sorduğumda gösterebiliyorlar bana. Sonra bugün hep beraber yiyebileceğimiz bir tatlı yapalım dedik. Tam mutfağa gidecektik ki Cem aradı netten bazı şeyler göndermemi istedi. Böylece tam bir saatimiz geçti. Sencer uyudu 12:00 de. İpeğide uyutmaya çalıştım. Maalesef. Her zamanki gibi uykudan bayılana kadar yatağa girmiyor. Benim gibi az uykuyla geçiriyor gününü. Bari kız kıza yapalım sütlacı dedim. İpekçim pirinçleri ayıkladı ilk önce. Birkaç tanede mama deyip ağzına attı. Sonra Cem geldi ve meyve suyu sıktı. Elma üzüm havuç limon . Bende sütlacı pişirdim . Sonraki ilk hedef İpeği uyutmaktı. Akşamüstü arkadaşları Duru ile parkta buluşacağız. Oraya uykusuz götürmek istemiyorum. Babası ben kızımı uyuturum diye odaya gitti. Gidiş o gidiş. Yahu insan her çocuk uyutuşunda kendiside uyurmu? Hayatım sen uyu. Ben çocuklarla sana yetişirim Uykudan sonra hazırlanırken İpeğin saçlarına toka taktım. Kaç saniye kaldı saçlarında bilmiyorum. İlla bonuskafa gibi dolaşacak. Çaktırmadan tokayı takıp unuttursak bile, bu defa Sencer aaaa kardeşimin saçında bir şey var deyip , saçlarını yoluyor İpeğin. Bez değiştirmekte eskisi kadar kolay değil. Bazen hiç bağlatmak istemiyorlar. Böyle durumlarda bacaklarımla bacaklarını sabitleyip, ellerimlede üst gövdeye hakim olup ancak bağlayabiliyorum. Nihayet parka gittiğimizde Didem teyzenin söylediği şarkılarla dans ettik. Biraz çimlere oturup oyuncaklarla oynadık. Her park günündeki gibi kedi köpek, karga kovaladık. Yerlerden çar çöp toplayıp, annemizin gözüne baka baka ağzımıza attıktan sonra, arkamıza bakmadan kaçtık. Top oynadık. İpek biraz çiçek tohumu yedi. Sencer ve Duru salıncakta sallandı. İpek ise kaydırağın başından ayrılmadı. Bende kızı tutacağım diye, yıllar sonra kaydıraktan kaydım. Sonra Sencer, Didem teyzesinin, İpek Serhat amcasının Duru da benim kucağımda tahteravalliye bindik. Biz büyük çocuklarada eğlence oldu hani. ee bu kadar koşturmacadan sonra anne babalarda bir çay içip evlerimize dağıldık. Eve dönüş yolunda Sencer kustu. Arabamı tuttu yoksa mideyimi üşüttük derken yüzü kireç gibi oldu. Gece ateş kontrolü yaptık. Ancak sevindirici olan gece uykusundan sonra ertesi sabah bomba gibi kalktı. Bizde rahat bi nefes aldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder