14 Şubat 2010 Pazar

Sevgililer Günümüz


Kimisi der ki Sevgililer Günü tüketim çılgınlığı, kimisi der ki sevgiyi kutlamak kadar güzel bişey mi var. Ben ikincisini düşünenlerdenim. Hem her özel gün bana bahane. Gönül ne mey ister ne meyhane , gönül sohbet ister mey bahane .



























Yavrularla beraber bir gece önceden pastamızı yaptık. Pembe kalpli. Kalp kalp diye söylenip durdular. Üst baş krema oldu. Aldım pastanın başından doğru uykuya, babasının yanına.
Ertesi gün hava birkaç derece ısınınca ve güneşli olunca canım bir boğaz havası çekti. çook keyifli bir boğaz turu yaptık.
Ido yenilenmiş, Mobilyaları döşemeleri, modern tarzda. Duraksız Boğaz Turu. Duraklı olan haftaiçi ve cumartesileri. Turistlerinde yoğun ilgisi var. Yavrularla beraber olunca, içerde bir köşe kapattık kendimize. Sadece birkaç resim için güverteye çıktım ben.
Bizimkiler hemen arkadaş buldular kendilerine . Ismi Ege. 3 bücür önde 2 anne arkalarında, geminin başından kıçına koşup durduk. Her dışarı çıktığımızda olduğu gibi ikizler ilgi odağı oldu.

Martılara seslendik. Denizi ve gemileri kitaptan öğrenmiştik, iyice pekiştirdik. Sonra bi baktım ki bitmiş Anadolu yakası Avrupa yakasından dönüyoruz. Ipek meyve suyunu içerken uyudu. Sencerle dışarı çıktık biraz. Geminin arkasındaki köpüklere el salladık. Çay aldım elime bir bardak, karşımda Hisar. Yanımda sevgilim ve minik sevgililerimiz. Istanbuldan vazgeçemeyişimin nedenlerinden biridir boğaz.

Tur sonunda Eminönüne geldik. Yeni Camideki kuşlara buğday attık. Yan taraftaki hayvan satıcılarını gezdik. Balık, kuş, köpek, tavşan, kaplumbağa. Hepsine dokunmak istiyorlar. Ordan da tarihi Mısır Çarşısına. Her dolaştığımda uzun uzun nefes aldığım baharat kokuları ve lokumları . Yavrularda ceviz diye tutturunca, onlara ceviz kendime kuru patlıcan ve kuru bamya aldım.
Sonra dedik ki, günün anlam ve önemine binaen akşam yemeğimizi başbaşa yiyelim, yavruları babanneye bırakıp. Nasıl olsa bütün gün yoruldular. Öğlen uykusunu adam akıllı uyumadılar. Evde uyurlar diye düşündük ve biz dışarı çıktık. Gönlümüz rahat 2 saat geçirdik. Eve döndüğümüzde babaannenin kulaklarından çizgi filmlerdeki gibi buharlar çıkıyor. Çocuklar uyumamış, İpek kaka yapmış, poposunu yıkarken, Sencer mutfakta her yere pilav savurmuş. Yer gök pilav. Dedemiz başedememiş. Ufak çaplı bu krizi atlattıktan sonra pastamızı kesip günü tatlıya bağladık. Darısı bir sonraki güne.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder