Haftalar geçti Irazla oyunlarımızı yazmayalı. Hem bilgisayar bozulmuştu hemde vakit yoktu. Yavrular gayet keyifli. Eve geldiğimizde birebir devam ediyorlar oynadığımız oyunlara. Neler mi oynadık. Bir hafta, renkli boncuk ve fasulyeleri farklı kaplara ayrıştırmak istedik ama bütün çocuklar karışık doldurmayı tercih etti. Bizde müdahale etmedik. Bu boncukları ufak bir şişeye doldurup marakas gibi salladık.Salla salla dur oyunu. Küçük kırmızı marakaslar eşliğinde şarkı söyledik. Sonra ortaya büyük bir kağıt koyduk. Bütün çocuklarda etrafına sıralandı. Herkesin elinde kırmızı bir boya. İstediklerini çizdiler. En sonda herkes kendi elinin izini çıkardı. Ve makasla kesti.
Ellerimizi çalıştırdık. Şıklat , şaplat, salla ve döndür. Eller başımın üstünde, yanımda, arkamda ve önümde. İpekle Sencerin hala söyledikleri şarkı var. Hatta bunu evde farklı versiyonlara soktular. Masanın üstünde oyuncakları ortaya toplayıp büzül dersem büzülür, kenarlara çekerek süzül dersem süzülür diyorlar.Küçük at tekerlemesi de şöyle. Çocuklar elele tutaşarak içeriye bakan bir çember oluşturur. Ve söylemeye başlarlar.
benim bir küçük atım var
otur dersem oturur (herkes çömelir)
kalk dersem kalkar (herkes kalkar)
büzül dersem büzülür (çocuklar öne gelir,kollar birleştirilir,çember daralır.)
süzül dersem süzülür.(kollar açılarak geri gidilir,çember açılır.)
ayakları rap rap (ayaklar yere vurulur)
Eller şap şap birbirine vurulur.
iki yana sallanarak aslan geliyor kaplan geliyor
Tıp (herkes kımıldamadan durur.)
Başka bir hafta temamız doğaydı. Canlı ve kuru yapraklar. Yağmur, rüzgar. Iraz bir hikayeyle giriş yaptı. Sabah kalkmış hava çok soğukmuş,üşümüş,hırkasını giymiş.Dışarı çıkmış. Rüzgar esiyor. Herkes paraşütün bir ucundan tutup rüzgar varmış gibi salladık. Bir o yana bir bu yana vuuuuu...Aniden yağmur bastırdı şakır şakır. Paraşütün altına saklandık. Yağmur durunca yolda yürürken bir ceviz ağacına rastladık. Ceviz ağacı bize nelermi söyledi.
Ceviz adam şip şap şop
Burnu uzun lu lu lu
Kaşları keman gıy gıy gıy
Saçları rüzgar vu vu vu
Göbeği davul güm güm güm
Bize güler hah hah hah
Sonra yürümeye devam . Yere paraşüt serilir. Çantadan çeşit çeşit canlı yapraklar çıkar. Hepsi tek tek incelenir. İğne yapraklıdan geniş yapraklıya kadar. Kırmızı sarı yapraklar gruplanır. Birde uçları tırtıklı, tırtılların yediği yaprakları bulduk. Devamında canlı yaprakları kaldırıp fırınlanmış kuru yaprakları inceledik. Tüm çocuklar kuru yaprakları ellerinde ufaladılar. Irazın dağıttığı yaprak resminin üstüne uhuyla , ufaladıkları kuru yaprakları yapıştırdılar ve kendi yapraklarını yaptılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder