13 Temmuz 2009 Pazartesi

çiftlikte

Bugün pazar. Arkadaşlarımızın çiftliğine gittik. Çocukların bol oksijen aldıkları, meyve ağaçları arasında özgürce koştukları bahçedeydik. Bizimde bir köyümüz olsaydı yada bahçeli bir evimiz. Ailecek yapardık ekim dikim işlerini, sonra beraber toplardık ağaçlardan meyvelerini. Ne büyük eksiklik. Sıkıştırılmış taş yığınları arasında yaşıyoruz. Çocukları bu denli ancak piknik alanlarında ve parklarda oynatabiliyorum.

 

Ne tatlıydı öyle körpecik biberler, salatalıklar. Unutmuşuz gerçek kokularını hormonlularını yemekten

 

 

Gelelim bugünkü maceralarımıza. Oğlumun performansı her zamanki gibi daha yüksekti. Kafasına bişey koydumu dümdüz uçar. Önümde duvar mı var, çukurmu var, insan mı var. Sağım solum neresi bakmaz. Kızımsa temkinlidir. Evde oynarken bile bastığı yeri kontrol eder. Efe ve Ece kardeşlerle çimlerde koşup durdular. Top oynadılar. Çiçeklere bakıp çiçak çiçak diye bağırdılar. Benim aslan oğlum çam kozalağınında tadına baktı. İlla her gittiğimiz yerde olmayacak şeyleri ağzına atacak. Pınarların yazlık bahçesindede salyongoz çıkarmıştık ağzından. Bu çocuğun damak tadı kime çekmiş acaba. yok yok benim genlerim değil. Ketçap ve karpuz ikilisini bir araya getiren babamız var. Sanırım çok uzakta aramaya gerek yok :)

 

sencer, arkadaşı Efe hasta olunca saçlarını okşadı cici diye, İpeğinkileri ise herzamanki gibi yoldu. Sabahtan beri oynamaktan unutmuştu, tahteravallidede önüne oturunca , kardeşinin saçlarından tutunmak istedi. İpek elbette ciyakladı.

Ağaç diplerine oturup, dökülmüş meyveleri kemirdiler.

İpek en çok erikleri sevdi. Sencerinde ağzı hiç boş durmadı. birde kedi vardı. başında 4 canavar. Kedi seni takdir ettim. hiç sesin çıkmadı ya. Yediğin kemikler helal olsun. Sencer bir ara fırçayı eline alıp bahçeyi süpürmeye kalktı. bayılıyor temizlik işlerine. Devirdikleri vazonun suyu yere döküldü ve biz süpürene kadar. elleriyle yeri sıvadılar.Sonra ipek beni çok korkuttu. Tek başına mermer merdivenleri tırmanmış . son bir basamak kala yakaladım. o dakika onu görünce süpermen gibimi uçtum desem, ruh oldum kanatlandımmı desem. siz düşünün. Sencerde ilk defa kaydırağa kendisi çıkıp kaydı. Düzünden tekrar tırmanmaya çalıştı. bunun yalnış olduğunu ipek bana söyledi ve anne bak ben güzel kayıyorum gülüşü atti. Yemek vakti hepsi yorgunluktan salıncağa oturup dinlendiler, ellerinde bir parça ekmekle. Bizde mangal keyfi yaptık. Yemekten önce tek tek her çeşit ağacı gezdik. Elma, erik, kayısı, armut, dut, incir, kiraz, ceviz, ayva, nar bir tarafta, fındık ağaçları bir tarafta, arada çamlar, diğer tarafta sebzeler,mısır

Tazecik hormonsuz meyvelerle karnımızı doyurduk desem yalan olmaz . Sencer babasıyla ağaçtan dut, bende ipekle armut yedim. bir ara yağmur yağdı. yağmurun altında , oynamalarına izin verdim. nasıl olsa yedek kıyafetlerimiz vardı. Toprak kokusu sardı etrafı ve yüzlerine düşen damlaların ne olduğunu anlamaya çalıştılar.

 

 

akşam ayrılmadan öncede oğlum aldı eline gene fırçayı. masa altlarındaki kırıntıları süpürdü. eve dönüş yolundada dayanamayıp sızdılar.

2 yorum:

  1. Kıvırcık kuzumun tatlı arkadaları... Sizleri çok özledim. Bu arada fotoğraflara da bayıldım. Bol bol eğlenmişler, ne güzel.
    Sebileciğim, seni de kutluyorum. Blogun hayırlı olsun...

    YanıtlaSil
  2. hadi Sebişim hayırlı olsun blogun,yapcam dedin ve hemen yaptın bravo sna :)hangi ara yazdin bu kadar şeyi sen , bi onu cozemedim :)

    YanıtlaSil